DİĞER
“Kaç romanın içinde bir Serebral Palsi’linin ötekileştirilmesine tanık olabilirsiniz ki? Ya da saklanmaya, bastırılmaya çalışılan bir pedofil eğilimi hangi koşullarda bir aile apartmanı yapısı içinde konumlandırılır ve ara ara, başka bir olayın örgüsü ile meşgulken, yani tam kendini unutturduğu anda 'pat!' diye ortaya fırlayıp travmaları su yüzüne çıkartır?”
"Aslında neo-liberal ekonomi tam bir öznellik ekonomisidir ama öznellik burada makinenin tam bir parçası olmak anlamındadır, artık özne-nesne, insan-makine, canlı-cansız ayrımının kalmadığı, makine için var olan bir öznelliktir."
"Metin Bey’in potansiyelinin ne kadar zengin olduğunu biliyordum, ama tahminlerimin üstünde biriyle karşılaştım. Bir de beni şaşırtan ne oldu biliyor musun; bu kadar doğuştan yetenekli, bu kadar o yeteneğin üzerine çalışmasıyla ve bilgi birikimiyle kendisini donatmış bir insanın daha öfkeli olmasını beklerdim, burada, bu ülkede…"
"Şevket Süreyya Aydemir’in bir özelliği, çok canlı karakter tahlilleri yapabilmesi ve bu çerçevede söz konusu dönemin bazı şahsiyetlerinin aslında her dönem karşımıza çıkan benzerlerini hatırlatmasıdır."
"Feminist eleştiriden sembolizme, Marksist eleştiriden psikanalitik eleştiriye, metinlerarasılığa kadar çok çeşitli okullardan, yordamlardan geçerek, bilgiyi süzerek kendi bakışını, kendi metnini oluşturur Ergun. Buradaki feminist eleştiri ise radikaldir, dünyayı kökten değiştirme arzusuna yöneliktir."
"Çocukluğumdan beri tanıdığım, henüz entelektüel değerini anlayacak yaşta olmadığım için güzelliğini hayranlıkla seyrettiğim, o aklımla zarafetine hapishaneyi bir türlü yaraştıramadığım, sonra nice kitabı çevirisinden okuduğum, daha da sonra birlikte çalışma onuruna erdiğim Seçkin Selvi’nin hayatı... Ve o hayat öylesine zengin ki, hâlâ yepyeni şeyler öğreniyorum."
"Koçak’ın yaklaşımında bir metnin ya da bir konumun sorduğu sorulara nasıl cevap verdiğine yönelik ilgi kadar, metnin ya da konumun hangi soruları cevapsız bıraktığına, hangi sorulardan huzursuz olduğuna, kendisinden hangi beklenmedik soruların neşet ettiğine dikkat de söz konusu."
"Orhan Koçak’ın eleştiri işleminde kamaşmanın kimi semptomları: Her yazı –özellikle şiir– bir bulanık atmosfer içinden görülür sanki; gözler yazının oluşturduğu atmosferde, yazıdan tabakalar halinde yayılan, bazen kirli de olabilen dalgalardan, basınçlardan ötürü sımsıcaktır. Eleştiri bir soğutma işlemi gibidir."
“Şiirin Sesi ve Eleştiri Türkçe edebiyat eleştirisinin temel metinlerinden biri olduğu gibi, yalnız şiir eleştirmenlerine değil, aynı zamanda müzik duygusu olmadan şiir, mekân duygusu olmadan roman yazanlara da sanatta yaratıcılığın çok zaman doğuştan gelen bir 'yeti' olduğunu hatırlatmasıyla hazin bir bilgelik de içeriyor."
"Orhan Koçak bir yazarın, bir şairin ürününe bakarken onu 'izole' bir 'edebî ürün' olarak görmekten kaçınır. Onu kültür dünyasının ve genel olarak dünyanın, tarihin içinde, geri kalan her şeyle ilişkileri içinde oluşmuş bir varlık olarak ele alır."
"Polemikler bir bütün olarak bir tür hesaplaşma panoraması çiziyor, dolaysız siyasetten çok düşünsel verimlerle hesaplaşma. Düşünsel verimler demek kişiler, düşünürler demek. Koçak’ın önceki verimlerinden de biliyoruz: Ufkunda her zaman bir panorama halinde ve bir idealler bütünü olarak dünya kültürü vardır. Düşünsel hareket noktasında Marksizm, bakış açısında eleştirel kuram."
"Orhan Koçak’ın yöntemi bana birbirini dışlamadan, birinden öbürüne salınmak, aralarında mekik hareketiyle gidip gelmek suretiyle işliyormuş gibi görünüyor. Değişken bir optikle baktığını da söyleyebiliriz; yakından ve uzaktan, dar ve geniş açıdan – her durumda derinden, derinden."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.